27 Ekim 2022 Perşembe

Sahil de ki Yabancı -Daha önce 1 . bölümünü yayınladığım öykümün tamamını okumak isterseniz tıklayabilirsiniz.

 


    

                  Sahil de kafeler var orada bir yerde oturursun,işimiz bitince gelir seni alırız dedik den   sonra yürüyüp gittiler.
                  Ben de bu fırsatı değerlendirmek için sahile doğru yürümeye başladım. 
                  Kahvaltı etmeden çıkdığım ve büyük bir ihtimal kafeye oturmayacağım için  ne yiyebilirim diye etrafa göz gezdiriyorum.Hiç bir şey cazip gelmemiş ve denizin kıyısına ulaşmış dım.. Mavi boyalı tek elden çıkmışcasına sıralanan kafelere isteksizce bakdım....Serpme kahvaltıları ve semaverleri görünce kafe daha da itici geldi..Köyden gelen biri ne ister..Elbette çorba..Biraz üşütmüş düm,dağ da  zaten serince olduğundan başımı iyice şalımla sarıp sarmalamış dım.Ben yaşlar da ince  bir buluz  giymiş olan  kadın    pardesü ve şalıma bakarak 'havalar şaşırtıyor  ' dediğinde birbirimize gülümseyerek selam verdik..  
                 Denizin kokusu rengi beni çekdi ve yürümeye karar verdim..
                  Aniden genç ,esmer, zayıf ,çaresiz ,acınası bakışlı biri elinde ki maske tomarını bana uzatıverince bir şaşkınlık geçirdim...
                  -Alsana abla, kalite kodlu her yerde bulamazsın..
                  Gülümseyip yürümeme rağmen, ben de maske olmadığını gördüğünden mi bilmem,o hiç hoşlanmadığım tomarı sallamaya devam ederek,
                  -Al be ! abla ,namazın da birisin belli..diyerek maske satma isteğini yineledi..
                  O an ikimiz de böyle sanıyor duk..O maske satacak ve yollarımıza devam edeceğiz..
                  Benim açımdan ise bunun nereye gideceği belliydi.
                  Oysa ben sahilde biraz yürümek isterdim..
                  Acılı yüzüne ,gözlerinin içine bakarak,
                  -Namaz kıldığımı da nereden çıkardın dedim..
                  -Hafize anneye benzettim de seni..
                  -O da kim..
                  -Hafız dır kendisi,okuyor,kitap okur,onu dinlemeye gideriz.
                  -Ne,tarikat mısınız?
                  -Yok be! abla..Eskileri anlatır,misal olsun diye.Ben de okuma günlerine gider öylesine dinlerim..
                    
                  Yüzün de acı yokluk korku ızdırap ne istersen var..Ama hepsinden beteri o çaresiz acınacak hali yok mu?İçim acımaya başladı..
                  Denize doğru bir bakış attım.Orada duruyor bir yere gittiği de yok .İçim den' beni bekle az sonra gelebilirim,benim kiler gelirse gelemiyebilirim de.' dedim..
                  Allah bu kuluyla karşılaştırdıysa vardır bir hikmedi..Bu gün alma verme günü belli..
                   Para kazanmaya çalışıyor,dilenmiyor..Dilenmek de bir nevi çalışmak ve kişi o hale geldiyse iki üç kuruşu hakeder diye düşünürüm..
                   -Maske pek kullanmıyorum ,sana katkım olsun ver bir paket diyerek bonkörlük de yaptım kendimce..
                   -Sağol ablam,benimde sana katkım olsun o zaman ,sen de namazını kıl olur mu..Nasihatim olsun..
                   -Aaaa..Tam da adamına çattın..Sen kılıyormusun..?
                   -Yok ablam nerede..Sokaklar da maske satmaya çalışırken nasıl namaz kılayım..
                   -Hafize anne diyor bu işe?
                    Boş boş bakdı yüzüme bir şey diyemedi..
                   -Sen !Sor bakalım şah damarından yakın olana..
                   Yüzü değişmeye başladı..Zaman durdu mu ne,onun maske satma telaşı ,benim denize ulaşma isteğim de  gidiver di.
                   -Evet abla kalbimiz de olan....
                    Diyor du ama aslında soruyor du ,cevabı olan ama sorulamayan sorularına belki benden bir yanıt alabilme iç güdüsü ile gözleri gözlerimde soruyordu..
                    -Ne diyor kalbin,ekmek parası peşinde koşarken günah yazar mı sence?
                    -Bilmiyorum abla..
                    -O Allah ki size akıl verdim demiş.İnsanlar dünyaya ruhun tekamülü için geliyormuş,burası bir okul ve sınav yeriymiş..Benim yolumu farklı çizmiş olabilir mi?Senin ezbere okuduklarını bilmem ama kalbime sormayı bilirim..Şimdi ben sana soruyorum,sen ne yapacaksın, yoksa Hafize anneye sormaya devam mı edeceksin?
                     -Ne çok şey biliyorsun abla..
                      Ya! sorma,demedim..Bu bir yol yürüyoruz ve yeni sorular çıkıyor.Sana sadece daha önce yürüdüğüm yolda  bulduklarımı verdim.. 
                      Bana bakarak..
                      -Bir ileri iki geri gidiyorum,bir türlü düze çıkamıyorum..
                      -Seni cezalandırıyor mu ?Yoksa sen mi kendini cezalandırıyorsun?
                      Bu ona yetti sanırım.Gitmek ister gibi kaçamak bir bakış attı.Bana da yetti ki açlık bir yandan başım dönmeye başladı..Çalan telefonum ikimize de bahane oldu ve o yürüdü gitti..
                      Maskeyi çantamın derinliklerine tıkdım ve ilk gördüğüm banka çökdüm kaldım..
                          2 Bölüm
            Konuşma da harcadığım enerjiye açlığım eklenince orada öylece oturup kaldım.Böylece biraz dinlenip enerjimi toplar kendime gelirdim belki..
            Bank ve deniz arasın da dar bir alan var ve bir adam orada balık tutuyor..Ona şöyle bir bakıp hafifce yana doğru döndüm ve sabah yürüyüşü yapanları izlemeye başladım.Epeydir şehire inmedim hele deniz kenarına ne zaman gittim hatırlamıyorum..Tuhaf bir ruh hali içindeyim..
             Bikinili bir kız sanki evin de banyoya gider gibi yarı çıplak yürüdü gitti.Ben  se pardesüme biraz daha  sarıldım.Taytlı erkekler,şortlular,mayolular arasında sımsıkı giyinmiş ben..
             Bir sesle balıkçıya döndüm..Parmak arası terlikli,kilolu daracık kot pantolunu belle kalça arası bir genç balıkçıya nerede daha çok balık olduğunu anlatıyor du..Balıkçının  gence umarsızca  bir bakış attığını fark edince fazla bir şey çıkmayacak belli ben de yönümü yine yürüyenlere döndüm..
             Pek güzel göründü buralar,eğlenceli..Etrafı,binaları gözden geçirdim..Hemen arkam da daracık bir sokak da alçacık,birbirine yaslanmış eski evler..
             Bikinili kız sanırım arkadaşlarıyla suya girmişler 'oh my goud' çığlıkları yükseldi..
             Buralar yabancı gelmeye başladı..
             Muhtemel arkada ki küçük evlerin sakinleri olan ben yaşlarda bir karı koca ile selamlaş dık..Şortunun paçaları uzunca ,beli ise göbeğinin altında,karısı ise rengi atmış banyo havlusuna şöyle bir sarınmış..O kadar çok onların sahili  ve bense o kadar yabancıyım..Balıkçının yanından denize girdiler.Adam  akşam denize atılan içki şişelerinin kırıklarını çıkarırken söyleniyor du..Balıkçı deniz sıcakmı dedi.Kadın cevap verdi.Yaz gibi değil ama idare eder.Geç kalmayın.Buralı olduğunu söyleyen balıkçı tedarikli gelmemiş.Eskiden olsa dalar geçermiş..35 sene de olmuş ne olduysa..Yabancılar doldurmuş her yeri..Doğada yaşayacağız diye kır bırakmamışlar..
             Gezmeye gelenler boyalı süslü püslü kafelerde otururken sahil de onların mı yani..Onlar da beni hafize sanıp..Oysa hafizenin kelime anlamını  bu gün den sonra öğrendim..
            Kimin ne sandığını bırak,buralar da yaşayabilirmiyim acaba..Yürüsem,bisiklete binsem..
            Sonra uzaklar da sabah sisleri arasın da hayal meyal görünen dağlara takıldı gözlerim..Büyülü ve görkemli bir gizem için de görünen dağlara,sahil de ki bir yabancı olarak  oralarda yaşamak nasıl bir şey olmalı diyerek bakdım... 
            İlk gördüğüm karıncalar gibi çalışan insanlar oldu..
            Orası burası arası bir saat..
            Nasılda apayrı iki dünya..
            Denize döndüğüm için bankın arka sırası yürüyenleri hissedince ürperdim..Sanki  biri arkam da duruverecek.
            Durdu ve ben ne oluyor diye dönünce,
            -Deniz sıcak mı acaba?
            Ne bileyim,lahana gibi sarınmışım görmüyormusun,yürü git işine..
            Seksen beş yaşındaymış ve uzak bir ilde pansiyonu varmış.Bu sene gidemediğini dört kez evlendiğini anlatıyor.Biri çocuğuyla ölmüş,ikinci hırsızlık yapmış,üçüncü pansiyonu istemiş..Dördüncü iyi çıkmış..Pansiyona aile alırmış,içki ve bekar sokmazmış.
           -Kusura bakama kızım kafanı şişirdim, rahatsız ettim,severim insanları sohbet etmeyi..
            Git amca git..Söz verdim niyet ettim kalp kırmayacağım..Sen beşi arıyorsun belli..Az ilerde maske satan gariban var..
            Bir oh! çekerek denizi bile görmeden dağlara döndüm..
            Benimkilere 'ne dersiniz nasıl buldunuz buraları,neşeli,eğlenceli sanki!..dediğim de..Biri suskun,diğeri ise 'yok yaaa..'diyerek yanıtladı..
            Yemek yiyecek yer ,arıyoruz.Balık,içki..Yok mu çorbacı..Eğlence yeri burası..Kafeye alalım sizi..Hayır hayır sadece bakdım..Sen başka bir şeye bakıyorsun- evet evet..Kafe kalabalık..Oturanlara hızlıca bakdım..Hepsi yaşlı,emekli insanlar.Arkadaşlarının mekanı ,sadece çay içerek saatlerce oturabiliyorlar..Niye banklar da oturmuyorlar..Yabancı oldukları için..Her gün her gün..
            En baş da oturanları en son gördüm..Öylece dingin ve durgun denize bakıp sessiz geminin gelmesini bekliyorlar.. 
            

                  
                   -
                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder