23 Ocak 2015 Cuma

Bahri Ağabey

Bahrinin Ora-Tuval,yağlı boya

                                                         

                       Bahri Ağabey ile şehir içi otobüs yolculuğun da tanışdım.Kalabalık da zar zor yer bulup oturduğum da eşim ayakda kaldı.Yaşına rağmen dinç bir yapıya sahip olan eşim yanımda oturan genç tarafından sağa ,sola, havalara bakıp görmezden gelindiğini düşündüğüm sırada  birden kıpırdandı ve hızlıca ayağa kalkdı.Eşim  hemen yanıma doğru bir hamle yapınca 'dur dur sana değil' dedim.Biraz mahcup geri çekildi.Kendisine yer verilen adam gülümseyerek 'buyurun siz oturun,yorgunsunuz galiba' dediğin de sağ kolunun olmadığını farkettim.Gencin yer verme sebebi içden gelen bir vicdan ve ahlakdan değil engelli yasası gereği yer vermek zorunluğundanmış meğer..

                     Benim  taşıdığım  enerjiden kaynaklı olduğunu düşündüğüm özelliğimden dolayı birisi yanım da az bulunsun başlar anlatmaya..Otobüs,taksi farketmez..İki durak arasında ne hikayeler dinlemişimdir..Bir de şehirler arası otobüs yolculuklarını düşünün..Saatler boyu konuşurlar bende usanmadan dinlerim...Bazıları sır olarak kalır.Bazıları her ikimize açılımlar sağlar veya böyle yaşam hikayesine dönüşürler...

                     Bahri Ağabey pembeleşen yüzüyle bana ve eşime 'vallahi yorgun değilim.Aynı yaşlardayız siz oturun' diyor hala..Kolu kesik bacaklar altı ameliyat geçirmiş protezliymiş .'Engelliyim ama kendime aileme baktım.Dört çocuğum var ellerinizden öper..Karımla elele verdik.' diyor...

                   'Maşallah biz iki çocukla zor uğraştık' dedim içimden..

                   Bahri ağabey:

                  'Belediyeden emekli oldum.Sevdiler beni kal gitme dediler.Ben gideyim de başka bir engelli işe girsin' dedim.

                   Hayranlıkla ona baktım.'

                     'Bahri Ağabey bravo sana ne sağlamlar ulaşamıyor senin yaptıklarına' dedim. 

                    'Çocukluğumda çok sıkıntı yaşadım ' diyerek devam etti.'Anam tekrar evlendiğinde babalığım eziyet ederdi.Anam kahrolur  ama elinden bir şey gelmezdi garibin.Anamın üzüntüsüne dayanamadım kızım.Evden kaçtım..Uzak çok uzak yerlere gittim.Beni arayıp bulmasınlar istedim.Gittiğim yerde güzel bir kabristan buldum.Orada yatmaya başladım.Gündüzleri orada burada çalışıyordum.Kış gelince,bir gece tıpır tıpır kar yağmaya başlamış.Bir uyandım,her yanım bembeyaz...Karın altında kalmışım.Gömülmüşüm anlayacağın.Kendi kendime öldüm mü acaba dedim..Orada öylece kalakaldım.Ne yapayım ki ölmemişim..Sevineyim mi,üzüleyim mi ? Nereye gideyim şimdi ? Gömdüm başımı karlara yine.Hiç bir şey hissetmeyerek ne kadar yattım bilmiyorum.İçim mi geçti ne..Bir sesle irkildim.  'Kalk ' diyor du.. 'Kalk '..Bir isim tekrarlıyordu..'Git seni bekliyor,git bul onu.          

                 Ne korku ne başka birşey hissetmemiş.Soğuk ve açlıkdan uyuşmuş bir halde,usulca kalkmış ve  kim olduğunu bilmediği birisini aramaya başlamış..

                     Ulaşdığı çiftlikde aradığı adam mı acaba bilinmez,  onu hemen işe almış ve  ne zaman başlayacağını sormuş..

                    'İzin istedim az bir işim var deyip doğru kabristana gittim'.diyerek devam etti..

                    Aylarca kendine yatak olan kabristandan helallık istemiş. 

                    Çiftlik sahibine 'eski işimden ayrılmaya gidiyorum dedim.Beni sahipsiz,yersiz yurtsuz sanmasın istedim,bir insanın başına gelen en kötü şeylerden biridir .Öyle böyle yürüdüm büyüdüm kızım.Bak engelli kartım var,ama kimseyi üzmem de üzülmem de.'

                  Eşim şöyle bir eğildi  Bahri ağabeyin yanağını iki okşadı 'gamsızsın haaa !..Kırışık yok maşallah yüzünde 'dediğinde otobüs de konuşmayı izleyenler dahil hepimiz güldük acıklı ama bir o kadar ibret alınması  gereken bu hikayenin sahibine mi eşime mi..

                 İneceği durağa yaklaşınca' buyurun gelin bir gün çayımı içmeye buralar da beni herkes tanır.' derken başı ve gözleri ile de sağ kolunu işaret  ediyor,kendini ararken nasıl tarif etmemiz gerektiğini anlatıyordu.

                'Bahri Ağabey yazabilir miyim hikayeni', dediğim de 'yaz kızım yaz..Ben de misal alırım hayattan.Belki beni de misal alan olur'.. 

                Bahri ağabey otobüsden inince arkasından düşünmeye başladım.Sorunlu bir arazimiz için gittiğimiz avukat görüşmesinden dönüyorduk.

                Arazimizin adı ise : Bahri'nin Ora...

                Tesadüf mü şimdi bu ?Hayatın verdiği mesajları okumayı çok uzun zaman  önce öğrendim.Sağ kolu kesikdi ve sağ geleceği temsil eder.Hayat -bırakın uğraşmayın mı -diyor bize. -Devletin kestiği kol acımaz  yen içinde kalır - demiş atalarımız.Biraz acımışdı zamanında ama,sonrasında yaşadıklarımız çok çok güzeldi..!

                 -Bahrinin Ora - ise çok değerli geçmiş  anılarımızda kalmaya devam ediyor..!





3 yorum:

  1. Şebnem hanım'cığım bu güzel öykü ve harika görsellik için sonsuz teşekkürler... Kaleminiz daim olsun, fırçanızın renklerdeki raksı hiç tükenmesin... Başarılarınızın devamını dilerim... sevgimde ve yüreğimdesiniz...

    YanıtlaSil
  2. Art Sanat,sizin kalbiniz de olup bana ulaşan sevginizi yaşadığım için çok mutluyum.
    Sonradan Bahri Ağabeyin fotoğrafını da bulup ekledim..Güzel kalbinize sevgilerimi yolluyorum...

    YanıtlaSil
  3. Sizinle karşılaşıp ta güzel enerjinizi almayan olur mu hiç? Yüreğinize sağlık Şebnem Hanımcığım.Sevgilerimle.

    YanıtlaSil